Bilgisayarının başında,rakı dolu bardağının dibindeydi. Yazmaktan çok yazdıklarının yer aldığı zeminle ilgili,etrafında olup bitenlerden habersiz,içine kapanık huzurlu ve mutluydu.. İstedikleri aynen tasarladığı tempoda gerçekleşseydi,tam bu sırada-şu anda-günlük yazıyor olacaktı.. Fakat onun ne istekleri,nede tasarladıkları kafasındaki tempoya uymaz; merdümgiriz bir psikopattır o…Sıradışı biri olmaktan öte neredeyse bir hilkat garibesidir. Yaşaması bir yanlışlık,hissetmesi bir suç ve dolayısıyla düşünceleri de her seferinde hezimetle sonuçlanmaya mahkum birer zerre hayal kırıklığından ibarettir. “Yok olsaydı daha iyiyidi” diye düşünenlerin ezici çoğunluğu oluşturduğu bir dünyada yok olmaya mahkum bir azınlık mensubu gibi boynubükük; çoğunluğu oluşturanların hastalığını gören,onların kendi sonlarını hazırlamasını izleyen yeni bir canlı türünün ilk örneği imiş gibi umutlu,keyifli,alaycı ve bir o kadar da içten pazarlıklıydı… Eşşoleşşek… Kişilik özellikleri hakkında ne kendisinin ve ne de herhangi bir başkasının yorum yapmasından hoşlanmaz tabii. Yalnızca yaşadıklarını düşünür,sadece yaşadıklarına bakar ve yaşamakta olduklarını sadece yaşadıklarıyla tartardı.. Dedim ya, ihtiyarlamış belki de bunamış merdümgiriz bir psikopattı o ve ait olduğu toplumun dışında kalmıştı. Yalnızdı ve ayıptır yâni,koca bir psikopata yakışmaz böyle şeyler… Haddini bilsin,gitsin yıkansın. Vakit hayli geç olmuş,’miş’li geçmiş zamanların turşusu kurulmuş…