Current block height

Elliott

Bu zamazingoya bulaşalı sekiz sene kadar oluyor. Elcağızlarımla çiziktirdiğim nihaî değerlendirmeyi takdirlerinize sunuyorum:

Üçün birini almış bulunduğumuzu, ikinin dibine dalmak üzere olduğumuzu tahmin ediyorum; birinci beşi zâten tamamlamış bulunduğumuzu varsayıyorum. Bunu da buraya daha sonra bakalım neyi ne kadar öğrenebilmişim diye görmek üzere yazdım. 36 civarında ikinin dibini bulmuş oluruz gibime geliyor. 0.618’de U dönüş yapıp çıkıcam.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Memleket meselesi

Geçinemez olmuş muyum,25 liralık şarap 250 lira olmuş mu,benzin beşten büyük müymüş… Bir de şarap içemez hâle gelirsem sayın yüce devletim neremden vergi söğüşlesin?

Olmaz…

Vergi borcuma mahsuben motor yedek parçası için biriktirdiğim yirmibin liraya,ev depozitosu olarak duran 700 euroya el konulsun; üç beş ay şarap içmiş kadar oldum sayılsın.

Yüce devletime canım fedâ… Devletçi, halkçı, milliyetçi, cumhuriyetçi,laik müslüman ve asosyal devrimci T.C. vatandaşıyım ben; motor yedek parçası neymiş? Depozito kim?

Motor fren tutmayabilir,vatandaşta para kalmayabilir.

Olsun… Meseleleri mesele etmezsek ortada mesele kalmaz.

Binaenaleyh, mesele yok… Aynen devam.

Mezkûr mevzû muvâcehesinde

Sabahattin Âli’den başlayıp Bedri Karafakioğlu ve Abdi İpekçi’den geçen; Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı, Turan Dursun, Bahriye Üçok ve Çetin Emeç’le devam ederek; Necip Hablemitoğlu’na vurup Hrant Dink’ten Tahir Elçi’ye kadar gelen onlarca siyâsi cinayetin failleri meçhul…

Bunun üç çeşit izâh tarzı var.

  • Devlet cinayetleri aydınlatmaktan âciz; kifâyetsiz, dandik bir devlet…
  • Devlet faile boyun eğip sessiz kalmak durumunda olan ezik, şahsiyetsiz kukla bir devlet…
  • Cinayetlerin faili devletin içinde; vatandaşın canına kıyabilen kâtil bir devlet…

Bu üç izâh tarzının üçü de birbirinden beter.

Binaenaleyh devlet nedir, ne yapmıştır, ne yapamamıştır?

Va’mı bunun başka izâh tarzı…

Ferranabi

Oturduğum yerden mağaraya bakıyorum
mağaraya çıkıp oturduğum yere bakıyorum
değişiklik oluyor…

Yine mağaraya çıktım. Oturduğum yere doğru bakarken gözüm batmakta olan güneşe takıldı, güneş gözümü aldı. Yarım saat kadar güneşe bakakalmışım… Şimdi, aradan birkaç gün geçmişken düşünüyorum da, iyi oluyor böyle; hâlâ değişiklik oluyor…

Bugün ise güneş çoktan batmış, ortalık turuncudan mora çalıyor. Morarmış halde oturduğum yere vardım. Şimdi size ceza olarak Ferranabi’yi ne yapıcam? Anlatıcam.

Anlatamıycam çünkü kendisini anlatabilecek kadar anlayamadım…Anlatamayacağım kadarıyla, hayattayken yaşadığı zamanın ötesine varmış biri Ferranabi… Oysa sen ben ve hattâ siz de meselâ; hayata hapsolmuş vaziyette yaşıyoruz. Bu saatten sonra da ötesine çıkış yolu bulabilmek zor… Onun için bence yemeyelim birbirimizi. Ölene kadar sâkince yaşamaya bakalım. Gidiciyiz nasıl olsa… Misâl, ben çoktan ölmüşüm; farkına şu an vardım. Doğarken ölmüşüz zâten; hikâye bundan ibâret…